Başlangıç > Politik > Milletvekili Böyle Olmalı

Milletvekili Böyle Olmalı

Bu yüze iyi bakın. İyi belleyin. Sakın unutmayın. Bu yüz, varlık sebeplerini unutup kendi işine bakanların, bu ülkenin zenginliklerini hoyratça harcamak için ortam kollayan fırsatçıların, yüzsüzlerin, yiyicilerin bir sembolü gibi sanki. 1920’de, kendini her türlü pislikten temizleyen ülkemde, türlü zorluklar altında vücut bulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ne tür gereksizlerin kapağı atmaya çalıştığının bir fotoğrafı bu. Pek sevgili(!), hiç saygı değmez Toki Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın aşağıdaki sözleri, bana cinnet geçirten…

Yeni dönemde eğer seçilirsem, biraz da emekli gibi yaşayıp, torunlarıma vakit ayırmak istiyorum. Seçilemezsem de TOKİ’ye geri dönerim.

Adam resmen “Artık çalışmayacağım. Meclise yatmaya gidiyorum. Bir gireyim de 4 yıl sonra tekrar seçilmesem de olur. Nasıl olsa 4 yıllık yatıştan sonra tatlı tatlı emekli maaşımı cebe indireceğim” diyor. Gözümüzün içine baka baka, vergilerimizle (haram zıkkım olsun) keyif çatacağını, torunlarıyla eğleneceğini söylüyor. Bu ne densizlik, bu ne kendini bilmezlik, bu ne pişkinliktir? Bu rezillik, kepazelik nedir yahu? Demokrasi yalanlarına, illa sokaklara dökülerek tepki göstermediğimiz için mi yaşıyoruz bunları?

“Demokrasi halkın kendi temsilcilerini seçerek ken- di kendini yönetmesidir” yalanıyla başkalarının se- çip önümüze koyduğu, za- ten çarkın içindeki çürük, paslı dişlilerin tepemize çıkıp, kazancımızı, emeği- mizi sömürmesini izliyoruz yıllardır. Pek sevgili(!), za- vallı topluluk yığını siyasi partiler…Madem demokra- si sakızını çiğneye çiğneye bitiremediniz ağzınızda, milletvekili olma şartı ola- rak, o ana kadar herhangi bir kamu hizmetinde bu- lunmamış olmak olarak belirleyin de görelim. Sağınızdaki solunuzdaki yiyicileri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden uzak tutun da görelim. İnsanları, konumlarına, ona buna yakınlıklarına göre değil de düşüncelerine, vizyonlarına göre, portansiyellerine, yetkinliklerine göre meclise sokun da görelim. İşini yürütenler tonlarca vergiyi kaçırırlarken, taksitlendirirlerken, affettirirlerken, fakir fukaranın üç kuruş maaşından çatır çatır kesilen vergilerin “emeklilik zevki, torun eğlencesi” ile çarçur olmasını engelleyin de görelim. Bu ülkenin tertemiz gençleri, peşkeş çektiğiniz için yabancıların eline geçmiş, ülkemin topraklarında ülkemin zenginliklerinden nemalanan kurumlarının kapısından yabancı dil bilmedikleri için geri çevrilirken, “Yabancı dil bilmeyenin mecliste yeri yok” deyin de görelim. Hadi! Yapın da görelim…

Uyandırayım saygı değmez Bayraktar. Siyaset yaşamınız daha başlamadan sona erdi. Ama hiç problem değil. Malum bağlantı ve yakınlıklarınızı kullanarak tekrar Toki başkanlığına dönersiniz. Ülkemde, zorunlu olan vatani görevini yapmak için işlerinden mecburen ayrılan ve işverenlerin de askerlik dönüşünde işe almak zorunda olmadığı binlerce genç vatan evladının tersine, siz dilediğinizde istifa edip, dilediğinizde aynı popzisyona geri dönme lüksüne nasıl oluyorsa sahipsiniz. Yağlı kapıymış, sakın bırakmayın.

Bu ve bunun gibilere (ismini dahi kullanmaya tenezzül etmeyeceğim artık) oy yerine ne vereceğinizi biliyorsunuz değerli arkadaşlar. Lütfen 12 Haziran’a kadar okuyun, takip edin, inceleyin, araştırın, kurcalayın, kör kalmayın, sağır durmayın. Bu ülkenin vatandaşı gibi davranın ve yiyicilere aman vermeyin. Bir Türk olarak, ülkemin büyüklüğüne yakışır, onurlu, gerçek insanların, hak ettikleri yerlere gelmesi ve hak yiyicilerin, yılışık yüzsüzlerin, dalkavukların cezalarını bulmaları temennisiyle…

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın